İllüstrasyon: Beyhan İslam |
Bugün 2.sınıf öğrencilerimden birisi yanıma geldi ve bana bir soru sordu. Adı Pırıltı olsun bu
kızın. Normalde sessiz, içine kapanık, pek konuşmaz Pırıltı. Bugün yanıma yaklaşması ve
benimle konuşmak istemesi şaşırttı beni.
Bana derin bir soru sordu.
“Öğretmenim büyümek nasıl bir şey?”
Karnıma yumruk yemiş gibi oldum. Sahi büyümek nasıl bir
şeydi? “Bilmem”dedim. Cevap veremeyince topu ona attım. “Çocuk olmak nasıl bir
şey?” Pırıltı cevap verdi hemen. “Güzel bir şey.”
“Peki bu soruyu bana neden soruyorsun?”diye sordum ona.
“Merak ettim.”
“Büyümenin güzel yanları da var, kötü yanları da bence.
Çocukken yaşamadığın bazı şeyleri yaşayabiliyorsun mesela. “ böyle saçma sapan
cümleler çıktı ağzımdan. Sanırım kendimi hala toparlayamadım. Pırıltının yüzündeki
kaygılı ifadeyi görünce, sanki büyümekle ilgili olumlu şeyler söylemek
zorundaymışım gibi hissettim kendimi. Saçma belki. Ama hissettiğim tam da
buydu.
Birden Pırıltı yeniden konuşmaya başladı.
“Ben büyümekten korkuyorum.”
“Neden?”
“Bir sürü ağır şeyin sorumluluğunu almaktan korkuyorum.”
Sanki o an karnıma ikinci yumruğu yemiş gibi oldum.
Kısa bir süre önce 1.sınıf çocuklarıyla öylesine bir sohbet başlatmak istemiştim. Kitap okumak ile ilgili bir sohbet. Çocuklara “Sizce neden kitap okumalıyız?”diye sordum.
Kısa bir süre önce 1.sınıf çocuklarıyla öylesine bir sohbet başlatmak istemiştim. Kitap okumak ile ilgili bir sohbet. Çocuklara “Sizce neden kitap okumalıyız?”diye sordum.
“Çünkü o zaman çok şey bilebiliriz.”dediler.
“Neden bu kadar çok şeyi bilmeye ihtiyacımız var ki?”
“Büyüyünce işerimiz kolaylaşsın diye.”oldu birinin cevabı.
Ötekisi, “Bak şimdi ben tamirci olmak istiyorum diyelim.
Kitap okursam nasıl tamir edebileceğimi bilirim.”
Ötekisi atladı hemen, “Tamirci üniversitesine gidersin
akıllım.”
Beriki de yetişti tabi, “Tamircilik kurslarına gidersin.”
Yine kitaba getirdim konuyu. “Peki neden bu kadar çok
bilmeye ihtiyacımız var?”
Cevaplar hemen geldi. “Çok okursak Atatürk gibi olabiliriz.”
Sorularımın şeklini değiştireyim bari. “Peki zevk almak
için, sadece zevk almak için okuyamaz mıyız?”
Gelen cevaplara dikkat, “Sadece zevk almak için okursak, o
zaman başka hiçbir şey yapmak istemeyiz. Ödevlerimizi de hemen yapıp bitirmek
isteriz. Arkadaşlarımıza da vakit ayırmayız.”dedi daha önce hiç konuşmayan.
Ben provakasyona devam ediyorum tabii, “Ödevlerimizi hemen
yapıp bitirsek ne olur ki?”
“O zaman özensiz olur. Konsantre olamayız.”
“Peki siz masalları, hikayeleri sevmiyor musunuz?” Sadece
onları okuyup zevk almak için kitap okuyamaz mıyız yani?”
Kafalar karşımaya başladı galiba. Bir çiçek konuştu sanki. “Aslında
olabilir.”
Birici sınıflarla yaptığım bu konuşmanın hemen ardından
Pırıltı’nın bu soruyu sorması beni eğitim sistemi üzerine yeniden düşünmeye
itti. Neden eğitim programları hep bir işlevsellik kaygısı ile hazırlanıyor? Bir
şey yalnızca işe yarıyorsa iyidir ve sistemde olmayı hak eder. Ve geleceğe odaklı , çocukların “şimdi”sini
kaçıran bir sistem. Sürekli geleceğe
hazırlama vaatleri. Peki ya çocukların “şimdisi”?
Ona ne olacak, onu kim verecek çocukların ellerine? O anları yaşamalarına nasıl
yardımcı olacağız? Şimdi de olmaktan, çocuk olmaktan, zevk almaktan korkuyor bu sistem sanki. Çocukluğun
tadına varmak önemini yitiriyor eğitim sisteminin içinde.
“Şimdi” de olmak demek oyunda olmak demek. Daha çok hikaye
dinlemek demek. Sanat eğitiminde bir eksiklik var gibi. Sanat “daha çok işe
yarar” birşeyleri öğretmek için araç olarak kullanılıyor. Oysaki amaç sadece
sanat yapabilmek, “an” dan zevk alabilmek olmalı. Sanat eğitimi aracılığı ile
çocuklar, çocukluklarının tadını çıkarabilmeli, gerçeklik ile kurdukları
bağları kendi dillerinde ifade edebilmeli, “an”da olabilmeli. Yoksa
çocuklarımız “büyümek”ten korkar hale geliyorlar işte…
02.03.2014, İstanbul
Hala ayni tutuklukla, zevk aldigim şeylerin nasıl ise yarayacağını hesapliyorum. Öyle zevkine vararak bir ise konsantre olmayınca da beğenmiyor, aslinda zevk almiyor muyum diye duygularimi yokluyorum. Hala zevklerimi keşfe çalışıyor ve kabiliyetlerimi geliştirmeye çalışıyorum, 30 yaşında. Şükür ki buna fırsatım olacak bir boşluk oldu hayatımda. Bu konu beni çok etkiledi. Çocuksu sevinçlerimi, büyümenin faydaciliginda harciyorum. Öyle öğrenmedik mi?
YanıtlaSilÇocuk yetiştirirken nasıl da arada kalınan bir durumdur bu!!! Sistemle doğru bildiğin arasında...
YanıtlaSilBen de oğlumdan "Büyümek istemiyorum" sözünü ilk duyduğumda karnıma yumruk yemiş gibi olmuştum. O'nun da nedeni aynıydı.
ben giderek daha da anarşist oluyorum eğitim sistemleri hakkında... ve dahası zihnimizdeki sistemler hakkında. Bir süredir toplayamadığım bilgiler var... özellikle bildiğimiz katı anlamda din, eğitim, sistemden uzak kabilelerin dünya algılayışları ve bilgelikleri çok düşündürüyor beni... kafam dopdolu ama düzenleme yetim yok içerdekileri..
YanıtlaSil